Güçler dengesinde Deyr Ez Zor: 5 kritik soruya 5 gerçek cevap (ANALİZ)


ANALİZ – Deyr Ez Zor… Kritik önemde, savaşın “saldıran taraflar” açısından “altın vuruşunun yapıldığı” IŞİD kontrolünde bulunana stratejik saha…. Tam ABD saldıracakken, rejim ve Rusya’nın saldırıp ABD’yi blokaj ettiği, hemen ardından ABD’nin karşılık verdiği “turnosol” kağıdı…

Deyr Ez Zor‘da şu günlerde olup bitenler hem ABD’nin bölgede oluşturmak istediği yapılanmanın anlaşılması hem de savaşın seyri bakımından oldukça önemli…
ABD, saldırıyı erkene çekmek zorunda mı kaldı?
ABD liderliğindeki koalisyon, Fırat Nehri vadisini ele geçirilene kadar YPG/SDG‘yi destekleyeceğini duyurmuştu. 

Elbette bu, ABD’nin Fırat Nehri ile ikiye ayrılan Deyr Ez Zor‘un, doğu kesimini işgal etmek istediğini gösteriyor. Ancak, Rusya ve rejimin de Fırat’ın doğusuna geçmek için tahkimat yapması, “Fırat’ın doğu yakasında bir savaş çıkar mı?” sorusunu gündeme getirdi.
Kuşkusuz ABD, Deyr Ez Zor‘a, Rakka’yı işgal ettikten sonra saldırmayı planlıyordu. Ancak 5 Eylül’de Rusya ve rejimin kente saldırarak ABD‘yi faka bastırması, Rakka saldırısı sürerken, YPG eliyle Deyr Ez Zor‘a saldırı takvimini öne çekti. 
5 Eylül’de rejimin kuşatmayı kaldırmasından 4 gün sonra YPG, 9 Eylül’de Deyr Ez Zor‘a saldırıyı ilan etti.

ABD, bu saldırıyla ne yapmak istiyor?

Bazı YPG kaynaklarına göre ABD bu saldırıyı, Haseke güney kırsalında, El-Şeddadi bölgesindeki Marakada’da bulunan ABD üssünün güvence altına alınması için yapıyor. Kentin batısını rejim ve Rus güçlerinin kontrol edeceğini hesaplayan ABD, bu noktada doğuda bir üssü daha fazladan kontrol etmenin ve yayılmanın mümkün olacağına inanıyor. Ki bu ABD açısından da son derece mantıklı bir strateji.
Kim daha avantajlı: Rejimin önünde en zorlu iki engel
ABD, rejim ve Rus güçlerinin Deyr Ez Zor‘un doğusuna hemen geçemeyeceğinin farkında. Zira, Rusya ve SAA’nın, Fırat’ın doğusuna hemen geçmesini engelleyen iki büyük engel var. Kentteki rejim alanlarına yönelik IŞİD kuşatmasını henüz kıran iki gücün, önce batıda bu alanların çevresini kontrol eden IŞİD hatlarını kırıp Batı Deyr Ez Zor’u kontrol altına alması gerekiyor.
İkinci engel çok daha zor. Fırat Nepri gibi geniş debili bir doğal engeli aşmaları gerekiyor. Seyyar köprüler, tahkimatlar bu unsurların büyük zaman kaybetmesine neden olacaktır.
Buna karşın daha kuzeyde bulunan ABD-YPG unsurlarının “doğal engeli yok”. Üstelik IŞİD tüm tahkimatı güneye, rejime karşın yapmışken, kuzey daha savunmasız.
ABD ve rejim güçlerinin saldırı hatları. Kenti Fırat Nehri doğu-batı ekseninde ikiye bölüyor.
ABD, rejimin atağını lehine çevirmek istiyor
ABD Harekat odasında hazırlanan planlar artık kalıplaştı. Her ciddi saldırı planını, eş zamanlı bir başka cepheyi açarak sürdüren ABD, bu kez Rus ve Rejim saldırısını “ikinci cephe” olarak kullanıyor. 
Suriye kuzeyinde “Mayın eşeği” olarak kullandığı YPG’li militanları Şeddadi’din güneye doğru iten ABD, burada güneyde savunmaya odaklanan IŞİD’i “kemirmek” isteyecek. Batıda savunmada bulunan IŞİD, tam da bu nedenle ya gücü ikiye bölüp zayıflayacak ya da doğuda daha zayıf olacak. Üstelik rejim ve Rusya batıda meşgul olurken, ABD daha kırsal bölgede savunma hattının nisbeten zayıf olduğu alanlarda hızla ilerleyebilecek. 
Sonuçta 5 Eylül’de kuşatmayı kaldırarak kente giren Rejim ve Rusya’nın faka bastırdığı ABD, 9 Eylül’deki “Deyr Ez Zor doğu planıyla” adeta “bloke edilemeyeceğini” göstermeye çalışıyor. 
ABD, Fırat’ın doğusuna geçerse rejimi vurabilir mi?
Zira ABD başkanlığındaki koalisyonun Genel Sekreter Yardımcısı Yardımcı Sekreter Robert Jones‘un, “Rejim kuvvetlerinin, ABD önderliğindeki koalisyonu (YPG) bypass etmesine izin vermeyecektir” şeklindeki açıklaması da tam bunu anlatıyor.
Peki Deyr Ez Zor doğusunda ABD-YPG ilerlerken, Rus ve rejim güçleri Fırat’ı geçebilir mi?
En önemlisi rejim ve Rusya Fırat’ı geçtiğinde ABD-YPG ile karşı karşıya kalabilir mi?
Bazı değerlendirmelere ABD, Fırat Nehri‘ni geçtiğinde Suriye Arap Ordusu‘nu (SAA) hedef alabilir. Bu iddia henüz doğrulanmış değil. Ancak daha önce Rakka güneyde Tabka hattında ABD‘nin Rakka‘ya yaklaşan SAA‘yı vurduğunu  biliyoruz. Elbette bunu şimdi de yapabilir.
Deyr Ez Zor, ABD’nin “IŞİD” sloganını çökertti!
Savaşın bu noktaya gelen tablosuna baktığımızda, ABD‘nin “IŞİD’i Suriye’den temizleme” sloganının da tamamen “düzmece bir yalandan ibaret olduğu” görülüyor. 
ABD, bu noktada zaten IŞİD’e karşı savaşan Suriye ordusuna karşı, onu “Fırat‘ın doğusuna geçmemesi” konusunda uyararak “tavuk kümesine giren tilki” gibi davranmaktan çekinmiyor. 
Buradan da ABD’nin asıl derdinin; “IŞİD‘i bölgeden çıkarmak” değil, kendisiyle birlikte kara unsuru olan YPG‘nin, “Suriye’de daha fazla alana yayılmasını sağlamak” olduğu net biçimde görülebiliyor.

Tüm senaryo ve stratejilerin ötesinde Deyr Ez Zor için şu tespiti yapmak kaçınılmaz olacaktır.

  • Deyr Ez Zor‘da ortaya çıkacak sonuç, kuzeyde kurulacak “YPG devletinin Suriye sınırının doğu hatlarını” belirleyecek. Elbette tamamlayıcı olmayacaktır. Zira bu “devletin” batı hatları için İdlib ve El Bab hattında da “kıyametin kopması” muhtemel… 
  • Rejim için Deyr Ez Zor ise Esad’a, “zarardan kar” sağlayan “elde kalan toprakları” ifade edecektir. 
  • ABD için kentin YPG’ye devredilmesi, İsrail’in güvenliğinden başlayan, yeraltı zenginlikleri ile devam eden, Arap coğrafyası ile Türkiye arasına kurulacak güçlü bir sette kadar bir dizi çıkar, zenginlik ve siyasi koz olarak dönecektir. 
  • Rusya için Deyr Ez Zor “ABD’nin nüfuz alanının daha fazla büyümesi ya da büyümemesi sorunu” olarak görülebilir. HABERYİRMİ


Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir