YPG ile rejim kaçınılmaz hesaplaşma için hazırlanıyor (ANALİZ)


HABERYİRMİ ANALİZ – 2014’ten bu yana IŞİD’i hedef alan saldırıların büyük bölümü tamamlandı. ABD, ilk kez düşmanı olduğu Suriye’nin içinde 12 üsse yerleşirken, Rusya “yüzyıllık rüyası” olan Akdeniz’e, donanması ile ulaştı. 

Muhalifler zayıfladı, IŞİD konvansiyonel olarak savaşılacak güç olmaktan çıktı. Aktörler azalıp, alan daralırken, şimdi sıra kalan aktörlerin kendi arasındaki hesaplaşmasında… 

Başından bu yana izlediği çok yönlü stratejiyle kendisini Türkiye’ye karşı korumayı başaran YPG’nin hem Türkiye’ye hem de rejime karşı oynayacağı kartları da azalıyor. Türkiye’nin, rejimle olası anlaşması ise örgütün şu günlerde en büyük kabusu durumda. 

Haberyirmi analizi “çoklu aktörlerden” bu günlere YPG’nin sahadaki “kıvraklığını” ve sahada azalan seçeneklerine bağlı olarak rejimle yaşayacağı “kaçınılmaz hesaplaşmaya” yakından bakıyor. 

ABD bayrağı altında nöbet tutan YPG militanları / Haleb/Menbiç-Suriye 

Türkiye’nin YPG kontrolündeki Afrin’e operasyon düzenleyeceği yönündeki iddiaların daha sık gündeme geldiği şu günlerde, YPG ile rejim arasındaki ilişkiler de iniş çıkışlarla devam ediyor.
Suriye iç savaşı boyunca çoğunlukla rejim unsurları ile işbirliği yapan YPG/PKK, Haseke’de merkez bölgesi ve Türkiye sınırında bulunan Kamışlı’da rejimi barındırırken, rejim de YPG unsurlarının Halep’e bağlı Şeyh Maksut bölgesinde üslenmesine izin verdi.
Türkiye’nin attığı adımlara göre son derece esnek ve değişken strateji uygulayan YPG, şu ana kadar “rejimle beraber ama rejime toprak kaybettirmeden” yürüttüğü bu strateji kapsamında, ABD’nin yerel örgütü olarak işlev görürken, ABD’den sinyal alamadığında da  yer yer Rusya ile birlikte hareket etme stratejisini izledi. 
Bu kapsamında Rakka’yı ABD ile birlikte işgal eden YPG, Deyrizor’da ise Rusya ile mutabakat sağlayarak kentin doğusunu işgal etmeye başladı.

YPG, Türkiye’ye karşı da benzer adımları attı. ABD desteği ile Telabyad, ve ardından Menbiç’i işgal eden örgüt, Fırat batısında Türkiye’nin Menbiç’e yönelik yakın tehdit oluşturduğu anlarda önce kentte ABD bayrakları çekip, Türkiye’ye de “muhatabın ABD” mesajı vererek bu tehdidi bertaraf etmişti. 
Türkiye’den Afrin’e yönelik saldırı yapılacağı iddialarının arttığı anlarda da Rusya ile hareket eden örgüt, Afrin’de de 2015’ten sonra Rus bayrakları dikerek, bazı kontrol alanlarını da Rusya’ya devrettiğini duyurdu. 

Rejimle de benzer anlaşmalar yapılarak Afrin’in güneyindeki Tel Rifat hattının rejim güçlerine bırakıldığı yönünde verilen görüntüler de YPG/PKK’nın yeri geldiğinde hem ABD, hem Rusya, hem de rejim unsurlarıyla çalışabildiğini, bu konuda gerçek bir ülke diplomasisi kadar başarılı olduğunu söylemek bile mümkün.  

ABD’nin başını çektiği ve 2014’ten bu yana IŞİD’i hedef alan saldırıların büyük bölümü tamamlandı. ABD ve yerdeki vekilleri ile Rusya-Rejim ve yerdeki vekilleri, neredeyse Suriye ve Irak’ta alacakları toprakları aldı; işgal etti… 
YPG, Suriye’nin kuzeyini, ABD destekli muhalif unsurları İsrail’in doğusunu…
ABD, Suriye kuzeyinde 12 ayrı üsse yerleşirken, Irak’tan sonra ilk kez düşmanları olan İran ve Suriye’nin kalbinde ikinci defa delik açmış oldu. Bu delik aynı zamanda “Müslüman Ortadoğu’nun kalbine açılmış bir delik” oldu kuşkusuz. 
ABD İsrail’in arka bahçesini sağlama almak için ancak böyle bir savaş ya da iç karışıklıkla bölgeye girebilirdi ki bunu da yapmış oldu. 
Türkiye’nin güneyinde, İsrail’in kuzeydoğusunda, Suriye’nin içinde 12 üs… Bölgeye dair tüm operasyonlarını Adana İncirlik’ten gerçekleştiren ABD, böylece artık bölgede daha etkin ve esnek üslenme imkanına kavuşmuş oldu. 
Peki Rusya…
Rusya ise on yıllardır hayali olan “Akdeniz’e üs kurma” fikrini gerçekleştirdi. 
Rus tarihinde bu ilk…
Tarihinde Akdeniz’deki en büyük üssüne, Suriye savaşı sırasında yerleştiği Himeymim’le kavuştu. Burada oluşturduğu donanma ise nükleer ateş gücüyle desteklenerek “rakipsiz bir güce erişme imkanına” kavuşmuş olacak.

PAZARLIK MASASINDAN HİÇ KALKMADILAR

Özellikle son dönemde Türkiye’nin Afrin’e yönelik operasyon düzenleyeceği iddiasının yeniden tırmanmasıyla örgüt rejim güçleriyle yeni bir pazarlığın içine girmiş durumda…
Haberyirmi’nin bölge kaynaklarından edindiği bilgiye göre rejimle birkaç maddede anlaşma sağlayan YPG, yeniden “husumetlisi” ile masada buluşmak için yeniden adım atıyor.
Bu kapsamda YPG, Esad rejiminin Haseke kuzeyinde Türkiye sınırında ve YPG denetiminde bulunan Kamışlı ilçesindeki askeri noktasına daha fazla asker göndermesine izin verdiği öğrenildi.
Yine Haleb’in rejim kontrolünde kalan ancak YPG denetiminde bulunan Şeyh Maksud mahallesinde de YPG ile birlikte rejim bayraklarının çekildiği bu bilgiler arasında yer alıyor.
  
O pazarlıklardan biri de PKK
Siyasi İşler Sorumlusu Elder Halil ile Suriye Muhaberat Şefi Ali Memlûk
arasında üçü Haseke’de ikisi Şam’da gerçekleşen görüşmeler… Bu görüşmelerde YPG/PKK’nın, Rakka’ya
karşılık Afrin’i istediği iddia ediliyor. Bu kapsamda Haziran’dan bu yana rejimle 5 ayrı görüşme
yapıldığı, görüşmelerin 
3’ünün Haseke’de, 2’sinin de
Şam’da gerçekleştiği belirtiliyor.


HESAPLAŞMA YAKINDA…
2014’ten bu yana IŞİD’i hedef alan saldırıların büyük bölümü tamamlandı. Payı alan aldı. Şimdi sıra hesaplaşmada… Ancak o sürenin çok uzun sürmeyeceği de aşikar…


Zira Suriye’de Beşşar Esat ile uzun süre ittifak içinde olduğu PYD/PKK arasında karşılıklı suçlamalar arttı. Esat, Şam’da 18 Aralık’ta basın mensuplarına yaptığı açıklamada, YPG’yi kastederek “Başta ABD olmak üzere yabancı bir ülkenin çıkarına hizmet edenler, vatan hainidir” çıkışıyla bunu göstermiş oldu.

Bunun üzerine Kamışlı’da toplanan YPG de, rejimi Türkiye ile işbirliği yapmakla suçladı. Örgütün Haseke’deki elebaşlarından Rezan Killo, “Vatanseverlik sertifikasını Esad’dan almıyoruz.” diyerek ülkeyi zaten Esat’in değil uluslararası güçlerin yönettiğini savundu. Killo, “Rejimin geçerlilik süresi bitti” dedi.
Öte yandan PYD/PKK’nın paravan olarak kullandığı SDG’nin sosyal medya hesaplarından “İhanet konusunu son konuşabilecek kişi Beşşar Esad ve rejiminden kalan artıklardır. Teröristleri hapishanelerden serbest bırakan rejimim kendisidir.” ifadelerine yer verildi.
Aslında, ufak tefek atışma ve çatışmalar dışarıda bırakıldığında iki tarafın da birbirini zehirlemek için “en kırmızı elmayı” şimdiden seçtikleri net biçimde görülebiliyor.
Ancak halen muhaliflerin varlığını sürdürmesi, Türkiye’nin Afrin konusunu sıcak tutarak olası operasyon sinyali vermesi, “bu elmaların bir süre daha sepette beklemesine” neden olacak.
Yani YPG’nin de artık “çok yönlü strateji” izleme seçeneklerinin kısıtlandığı günlere girdik.
Ne YPG’nin ne de rejimin saldıracak “IŞİD bahanesi” büyük oranda kalmadığına göre, şimdi YPG “istediği devlet” için rejime, rejim ise “tek parça bir Suriye” için YPG’ye daha kısık gözlerle ve daha sinirli bakıyor.
Arada kendisine muhalif adı verilen yapılar ise bu sürecin birazcık daha uzamasına, YPG-rejim işbirliklerinin bir süre daha devam etmesine neden olabilir elbette…

Gelinen son noktada bu birlikteliğe daha fazla ihtiyacı olan tarafın YPG olduğunu söylemek mümkün. 
Zira bu Aralık 2017’ye kadar gelinen süreçte manzara böyleyken, YPG’nin rejim unsurlarına karşı “bazı tavizler vermeyi kabul etmesi” bu ilişkiye de YPG’nin daha fazla muhtaç olduğunu gösteriyor. HABERYİRMİ

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir