Aort Kapak Hastalıkları Hakkında Bilinmesi Gerekenler


İnsan kalbinin içerisinde 4 odacık ve kanın tek taraflı olarak iletilmesini sağlayan 4 kapakçık mevcuttur. Vücut tarafından kullanılmış ve oksijen bakımından fakir olan kan önce kalbin sağ kulakçığına gelir. Sağ kulakçık ve karıncık arasında yer alan triküspit kapaktan geçer ve sağ karıncığa gelir. Buradan sonra pulmoner kapaktan geçerek, akciğerlere giden ana damar olan pulmoner artere ulaşır. Oksijen oranı az olan kan akciğerlerde tekrardan oksijen bakımından zengin bir kana dönüştürülür. Daha sonra pulmoner venler aracılığı ile kalbin sol kulakçığına ulaştırılır. Mitral kapak içinden geçen kan sol ventriküle ulaşır. Son olarak aort kapaktan geçerek tüm vücuda dağılmak üzere aort damarına ulaştırılır.

Kalbin sol tarafından sol karıncık ile aort damarı arasındaki kan akışını sağlayan kapak, aort kapağı olarak adlandırılmaktadır. Kireçlenmeden dolayı oluşan aort darlığı, kapak dokusunda kaçak oluşumuna sebebiyet verir. Bu durum ise Aort kapak yetmezliği olarak adlandırılmaktadır.

Aort kapak hastalıkları İstanbul da dâhil olmak üzere birçok ilçede gözlemlenen bir hastalık olarak karşımıza çıkmaktadır. Uzun yıllar başarısından dolayı adını üst sıralara taşıyan Macit Bitargil, kapak hastalarının yanı sıra aort anevrizmaları İstanbul ve diğer iller için de hizmet vermektedir.

Aort Kapak Hastalığı Nedenleri

Genellikle çocukluk çağında geçirilen romatizmal ateşe bağlı olarak erken yaşlarda ya da ilerleyen dönemlerde yaşlanmaya bağlı olarak, aort darlığı görülebilmektedir. Aynı zamanda doğumsal olarak, 3 yaprakçıktan oluşan aort kapağı, iki yaprakçıkla da oluşabilir. Bu durum da yine aort kapak hastalığı nedenleri arasında sayılabilmektedir. İki yaprakçıklı oluşumlarda yaşın ilerlemesi ile birlikte kapakta kireçlenme meydana gelir. Kireçlenmeden dolayı kapaklarda darlık oluşur. Bu aşamada tedavi için ameliyat gereklidir.

İki yaprakçıklı aort kapağı sahibi olan kişilerde beraberinde aort anevrizması da görülebilmektedir. Aort kapağının tam olarak kapanamaması gibi durumlarda aort kapak yetmezliği ortaya çıkmaktadır. Bu durumda kalp tarafından pompalanan kanın bir kısmı yeniden kalbe dolar. Bu durum da kalbin kanı vücuda tam olarak pompalayamamasına sebebiyet verir. Bunun sonucunda yorgunluk ve nefes darlığı gözlemlenir. İlerleyen yaşlarla beraber, kapak fonksiyonlarının bozulması, dejenerasyon, romatizmal ateş, doğumsal anomaliler, konnektif doku hastalıkları ve göğüs travması gibi bazı sebepler de aort kapak yetmezliğine neden olabilmektedir.

Aort Kapak Hastalığı Tedavi Yöntemleri

Aort kapak yetmezliği hastalığı, kapak tamiri ve kapak değişimi olmak üzere iki yöntemle tedavi edilebilmektedir.

Aort Kapak Tamiri

Kapak yapısını destekleyen dokuların yerleştirilmesi, kapak dokusunun kesilerek tamir edilmesi ve daha iyi kapanmasının sağlanmasını amaçlayan bir tedavi yöntemidir. Aynı zamanda yapışmış olan yaprakçıların serbestleştirilmesini de içeren bir tedavi yöntemidir. Fakat her aort kapak hastalığı tedavisi için kapak onarımı söz konusu değildir. Kapak onarımı, genellikle mitral kapaklarda daha sık uygulana bir yöntem olsa da aort ve pulmoner kapakların sıklıkla değiştirilmesi gerekmektedir.

Aort Kapak Değişimi

Aort kapak hastalıklarında sıklıkla uygulana tedavi yöntemi kapak değişim ameliyatıdır. Ameliyat sırasında tedavi edilmesi gereken kapak çıkartılarak yerine mekanik ya da biyolojik kapak yerleştirilmektedir. Biyolojik kapaklar genellikle domuz, sığır ya da insan dokusundan elde edilmektedir. Biyolojik kapak kullanılarak yapılan değişim işlemlerinde kan sulandırıcı ilaç kullanımı gerekmemekte, ayrıca 10 ila 15 yıl içinde biyolojik kapakların yıpranmasından dolayı ameliyat tekrarının yapılaması önerilmektedir. Bundan dolayı genç yaştaki hastalar için genellikle biyolojik kapak değişimi önerilmemektedir. Mekanik kapakların ömrünün daha uzun olmasına karşın, düzenli bir şekilde kan sulandırıcı ilaç kullanımını gerektiren bir tedavi yöntemidir. Kan sulandırıcı ilaçlar alınmadığında mekanik kapaklarda tıkanma ve felç gibi sorunlar ortaya çıkar.

Aort kapak ameliyatı sonrasında herhangi bir hastalık ile karşılaşılmaması için yaşam tarzında bir takım değişiklik yapılmalıdır. Daha sağlıklı besinler tüketilmelidir. Ameliyat sonrasında ilk hafta iştahsızlık gözlemlenebilmektedir. İlk bir ay içinde daha küçük porsiyonlarda ama sık sık beslenmeye özen gösterilmesi gerekmektedir. Aynı zamanda bol miktarda su tüketilmelidir. Ameliyattan sonra ilk iki ay hastanın hareketleri kontrollü bir şekilde olmalıdır. Yanlış yapılan bir hareket sonucunda kaynamanın gecikmesi ya da tamamen engellenmesi gibi durumlar gözlemlenebilmektedir. Özellikle eğilme sırasında belden değil dizlerden ve oturulan yerlerken kalkarken kollardan değil bacaklardan destek alınmalıdır.