CIA’in sırrı deşifre oldu


ABD’nin, Rusya’nın haberi olmadan yürüttüğü bu proje çok konuşuldu.

Hughes Glomar Explorer adlı keşif gemisi, 1974 yılının yazında ABD’nin California eyaletindeki Long Beach sahilinden Pasifik Okyanusu’na yolculuğuna başladı. Oldukça sıra dışı bir görüntüye sahip olan geminin Pasifik Okyanusu’nda madencilik alanında çığır açıcı çalışmalara imza atması bekleniyordu.

MADEN ARAYACAK ZANNEDİLİYORDU AMA…

Okyanusun kilometrelerce altına ulaşarak, buralardaki kayalıklarda maden aramak üzere tasarlanan bu devasa geminin üzerinde bir kule ve o dönemin en gelişmiş sondaj ekipmanı yer alıyordu.

Ancak geminin yolculuğu için yapılan büyük halkla ilişkiler kampanyasında verilen bilgilerin tamamı yanlıştı.Geminin misyonu da, yolculuğun amacı da açıklanandan çok daha farklıydı.

Bu geminin arkasında Soğuk Savaş döneminin en büyük aldatmacalarından ve CIA’in en gizli operasyonlarından biri yatıyordu.

Bu devasa geminin esas görevi, altı yıl önce kaybolan bir Sovyet denizaltısını bulup çıkarmaktı. 1968 yılında K-129 tipi bir Rus denizaltısı Hawaii’nin yaklaşık 2 bin 500 kilometre kuzeybatısında batmıştı. Bu denizaltı, balistik nükleer füze taşıyordu.

Sovyetler Birliği yaptığı geniş çaplı aramalara rağmen denizaltının yerini tespit etmeyi başaramadı. Ancak ABD’nin bu bölgede yer alan su altı dinleme noktaları bir patlama sesi tespit etti ve buradan hareketle de denizaltının yeri belirlendi.

Denizaltı, okyanusun yaklaşık 5 kilometre derinliğinde yatıyordu. Çıkarılması için o dönemin şartlarında çok ciddi bir maliyet ortaya çıkacak olmasına karşın, içinde olduğu tahmin edilen gizli belgeler, denizaltının teknolojisi ve taşıdığı silahlardan elde edilecek potansiyel bilgilerin paha biçilemez olduğu düşünülüyordu.

RUSLARDAN HER ŞEY SAKLANDI

Bu nedenle de CIA, denizaltıyı çıkarmak için Azorian Projesi’ni hayata geçirdi. Bu projeden ve esas niyetinden Rusların haberi olmaması için de “maden arama” senaryosu uygulamaya konuldu. Bu senaryonun ekran yüzü olarak da milyarder mucit Howard Hughes seçildi. Hughes, projede yer almayı kabul etti ve tasarlanan gemiye de onun adı verildi.

İçinde birçok ilki barındıran bu operasyon özellikle uygulama aşamasında bir dizi aksilikle karşılaştı. Proje hakkında konuşmayı kabul eden az sayıdaki CIA görevlilerinden biri olan Dave Sharp, BBC’ye yaptığı açıklamada, okyanusta ilerledikçe deniz ve hava koşullarının sertleştiğini ve denizdeyken geminin bu sertlikteki koşullar karşısında ayakta kalamayacağından “ciddi şekilde korktuklarını” söyledi.

Bu kaygıların arkasında aslında projenin başarılı olması için havaların da düzelmiş ve iyileşmiş olması şartı yatıyordu. Bir diğer aksaklık da tam bu noktada çıktı. Proje ekibi, hava koşullarının elverişli olduğu yaz ayları başlar başlamaz, vakit kaybetmeden işe koyulmak istiyordu. Ancak tam o zamanlarda dönemin ABD Başkanı Richard Nixon’ın bir barış zirvesine katılmak üzere Moskova’ya gitmesi planlanıyordu.

Beyaz Saray, Nixon’ın Moskova’da Sovyetlerle barış konuştuğu bir dönemde, ABD’lilerin de Sovyet nükleer denizaltısını denizden çıkarmaya çalıştıklarının ortaya çıkmasından endişe duyuyordu ve projenin ertelenmesini istedi.

BAŞKAN ZİYARETİ HER ŞEY AKSATTI AMA DURMADILAR

Nixon’ın ziyareti öncesinde denizaltının üzerindeki yerini almış ve çıkarma işlemlerine hazır bir hale gelmiş olan gemi mürettebatı, çalışmaları askıya aldı. Denizaltıyı çıkarma işlemi birkaç hafta gecikmeyle ancak 3 Temmuz’da, Nixon’ın Moskova’dan ayrılmasından sonra başlayabildi.

Aksilikler, çıkarma işlemi başladıktan sonra da devam etti. Dave Sharp, denizaltıya bağlanarak yukarı çekecek olan aracın su altındaki akıntıdan dolayı “bir sağa, bir sola yalpaladığını” belirtti. Ayrıca denizaltıyı çekmesi için aşağı gönderilen kameraya takılan görüntülerde “onlarca yengece benzeyen kabuklu hayvan” ve “köpekbalığına benzeyen beyaz balıklar” gördüler.